25 Temmuz 2016 Pazartesi

BİR YAZ GECESİ

 
 

Hava kararmamıştı. İki arkadaşımla koyu bir sohbete dalmıştık. Hava hafifçe esiyordu. Arkadaşlarım 2 yıl önce evlenmişti. Hava huzurlu bir yaz akşamı kokuyordu. Arkadaşlarımdan birinin karnında 5 aylık bir bebek vardı.  Sanırım dördümüz de çok mutluduk. Telefonuma uzun süredir bakmamıştım. Sayfayı aşağı kaydırırken birsey gördüm. İçimde daha önceden tatmadığım bir duygu yavaşça aşağı doğru aktı. Tadı tatlı, mayhoş ve hüzünlüydü. Mutlu muyum üzgün müyüm bilemedim. Boşluğa bakakaldim. Biraz gozlerim doldu. Derin bir nefes alip sohbete geri döndüm ve okuduklarimi o an icin aklimdan cikardim. 

Arabaya binip muzigi actim. Guzel yaz gecesinin icinde ilerlemeye basladim. Cok fazla sey dusundum. Bazilarinda gözlerim yine doldu. Dusunduklerimi bir düzene soktum. 

Cok film izledim bugüne kadar. Cok etkilendiklerim de olmustur ama 'Selvi Boylum Al Yazmalim' benim icin her zaman bambaskadir. Arabam sevdiklerime dogru ilerlerken bunu dusundum. Sevginin emek oldugunu düsündüm. Keske bunu daha önce anlasaydim dedim içimden; keske herkes bunu anlasa. Arabamla yanina dogru  gittiklerimin, icimde her geçen gün büyüyen sevgisinin de tam olarak bu oldugunu düsündüm. 

Insanlarin birbirini görür görmez, ilk öpüstüklerinde veya ilk kez beraber sarilip uyuduklarinda da -ben onu ilk kez sarilip uyudugumuzda sevmistim- sevebileceklerini düsündüm. Bunu besleyip büyütebilir herkes. Bu sevgiyi  besleyip büyütmek insani korkutabilir de ve insan bu sevgiyi besleyip, büyütmemeyi, ilk seferdeki küçük, güvenli haliyle yetinmeyi de ogrenebilir. 

1 yil önce bugün yazdiklarimi düsündüm: 'Bu bostur ve dolmak ister, digeri agzina kadar doludur ve bosalmak ister. Ikisi de bu konuda yardimci olacak birey arayisina girerler ve en yüce anlamiyla bu süreç, her iki durumda ayni sözcükle ifade edilir: A$k'... Bizi 'biraz' dolmaya iten seyler yasadik; 'Biraz' dolarak yetinmeyi ve 'biraz' bosalarak mutlu olmaya calismayi ogrendik. Tekrar birine inanmak yerine küçük sevgimizin yeseren filizlerini itinayla budadik bu yüzden. Çogumuz böyle olduk. Oysa ki birkac dakika sonra kavusacaklarimin sevgisi arsiz bir yaban gülü gibi gittikçe bahçeme yayiliyor ve onu sadece daha güzel yapiyordu. 

O zaman neden daha çok, daha da çok sevmekten, bunun için emek vermekten korktugumuzu düsündüm. Tekrar sevmeyi denemeli miydim? Bir gün birisi benim için, sadece 'ben' oldugum icin ve onun doldugu sevgiyi tasiyacak bir kap oldugumu dusundugu icin bana emek verecek  miydi? 

Bir cevap bulamadim. 

Iki tane sari kafali velet sevincle boynuma atlayip bana sarildi. Yaban güllerinin kokusu huzurla yaz gecesinin altindaki bahçeye yayildi. 

Hic tereddüt etmeden telefonu elime alip o an söylemem gereken seyi yazip gönderdim ve yaban güllerimin kokusunu içime çekerek mutlu bir sohbete daldim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder